15.04.2021 – 30.04.2021
İstanbul’un kar amacı gütmeyen en önemli çağdaş sanat mekanlarından biri olan Merdiven Art Space, Türkiye çapında 15-30 Nisan 2021 arasında gerçekleştirilecek kapsamlı video festivali “SENKRON” çerçevesinde, Ferhat Özgür’ün “Türk Gerçeği Üzerine” başlıklı kişisel video gösterimine ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyar.
Video gösterimi, sanatçının neredeyse yirmi yıldır uğraştığı, kimlik, göç, milliyetçilik, anti-militarizm, kültürel farklılıklar ve ötekilik ikilemleri gibi özellikle Türkiye gerçeğine özgü ve siyasi açıdan tartışmalı konulara odaklanan yapıtlarından bir seçkiyi sunuyor. Çalışmalarında hem kurgusal gerçeklere hem de kaydedilmiş gözlemlere odaklanan sanatçı, video grameri oluşturmada kişisel gözlemlerin etkisini yeniden düşünmeye davet ediyor.
Özgür’e göre kamera, sahibinin arzusu ne olursa olsun, öyküleme, belgeleme ve yorumlamaya pencere açan bir cihaz. Kamera öznel görsel deneyimler oluşturmamızı destekler. Kamera, yaşam ile belgesel temsil arasındaki ilişkiyi incelememizi sağlayan alternatif bir anlatım aracıdır.
Özgür, kamerasıyla, hem mevcut-verili imgelerin kullanımı hem de kendi oluşturduğu görsellik aracılığıyla gerçeği kavramaya ve değerlendirmeye çalışıyor. İmgelerin müphemliğinden hareket eden sanatçı video sanatını, kişisel yorumlamanın gerçekliğin içinde serimlendiği bir algı olarak ifşa ediyor.
Sanatçının son dönemden geriye doğru bir izlek halinde yer alacak bu gösteriminde; “Duvar” (22dk., 2020), “O Şimdi Asker” (15 dk., 2016), “Aşık Kadınlar” (11.50 dk., 2013) ve “Metamorfoz Muhabbet” (9.50 dk., 2009) adlı videoları yer alacak.
Sanatçı hakkında: Ferhat Özgür İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. 10. İstanbul Bienali, 6. Berlin Bienali ve 9. Busan Bienali’ne katılmış olan Özgür’ün yapıtları, MoMA PS1, Michigan University Museum of Art, Pompidou Center-Paris, Marabouparken-Stockholm, IMMA-Dublin, MUMOK-Vienna, Moderna Musset-Malmö, Salzburg Modern ve Seul Museum of Modern Art gibi kurumlarda sergilenmiştir.
Performans: 10.03.2020 – 03.04.2020
Sergi: 04.04.2020 – 25.04.2020
Kitap Lansmanı & Söyleşi: 24.04.2020
Merdiven Art Space, TUNCA’nın son dönem üretimi olan “64.000” başlıklı performans/sergi projesini izleyiciyle buluşturuyor. Galeri duvarlarının serginin ana unsuru olarak kullanılacağı ve uygulamanın hem ziyarete açık olup hem de haftanın 4 günü instagram üzerinden canlı yayınlanacağı performans, 3,5 haftanın sonunda mekâna özgü bir enstalasyona evrilecek. Fikirsel alt yapısını uzun zaman önce inşa ettiği bu çok katmanlı projesiyle TUNCA; devlet, birey, temsiliyet, yaşam ve ölüm arasında kurulmuş sıkı ilişkilere bir tartışma kanalı daha açıyor.
Türkiye’de 1937 yılında, Afet İnan tarafından kendisinin doktora tezi olarak yürütülmüş olan Türkiye Antropometri Anketi’nin ilk hali, aynı yıl İstatistik Umum Müdürlüğü’nün 151. yayını olarak kitap halinde basılıyor. Sanatçının efemeraya olan ilgisiyle edindiği bu kitabın iki edisyonu, projenin temel dayanağını oluşturuyor. Özel eğitim verilen ekipler tarafından 10 bölgeye ayrılan ülkede gerçekleştirilen anketin içeriği; 64.000 kişinin kafatası ölçüleri başta olmak üzere burun ölçüleri, göz renkleri, kiloları ve boyları gibi fiziki niteliklerinin istatistiğe dökülmüş kayıtlarından oluşuyor. İllere, bölgelere, cinsiyete, yaş grubuna göre şablon haline getirilmiş olan ölçümlerin yapımında kullanılan aletlerin ise Almanya’dan özel olarak getirtilmesi çalışmanın döneme dair önemine ipuçları vermeye yetiyor. TUNCA; toplamda 200 sayfalık istatiksel veriyi içeren kitaptaki bu tabloları, günler sürecek bir performansla galeri duvarlarına aktaracak. Kendi pratiğinde özel bir yeri olan füzen malzemenin, karbon ve kalıntı olma niteliğine atıfta bulunurken, yazım sürecini de canlı bir belgesele dönüştürecek.
“64.000” başlıklı sergi/performans projesiyle ile bu coğrafyadaki milliyetçi ideolojinin kendisine temel aldığı yöntem ve eğilimleri tartışmaya açan sanatçı, o döneme hâkim fiziki antropoloji algısıyla yürütülen bir çabanın izlerini gün ışığına çıkartıyor. Sosyal bilimsel bir çalışmayı hem biçimsel hem de ideolojik açıdan yapıbozuma uğratan TUNCA; konunun, tarihsel bellek ışığında analizini izleyiciye bırakıyor. Performans bitiminde, tüm duvarları kaplayacak anket verilerinin sergi formatında ziyaretçilere açılacağı proje, 1937 tarihli kitabın replika baskısının sunulacağı lansman ve söyleşi ile tamamlanacak.
“64.000” başlıklı performans/sergi; 10 Mart – 25 Nisan arasında, Salı’dan Cumartesi’ye, 11:00 – 18:00 saatlerinde ziyaret edilebilir.
09.01.2020 – 15.02.2020
Merdiven Art Space, yeni yılı Fatih Temiz’in “Karambol” başlıklı kişisel sergisiyle karşılıyor. Base İstanbul, Simbart Project gibi kariyerinin başındaki sanatçılara görünürlük kazandıran proje ve etkinliklerle ismini duyurmuş olan Temiz ilk solo sergisinde; futbolun küreselleşme, neo-emperyalizm ve toplumsal direniş ile ilişkisini mercek altına alıyor. İsmiyle yine bir oyun terimine atıf yapan “Karambol”, evrensel oyun pratiği üzerinden bugün de tıpkı 100 sene öncesinde olduğu gibi karmaşık dengelerin ve güç mücadelelerinin merkezinde konumlanmasına dair kaotik açılımı irdeliyor.
Ulusal kurtuluş mücadelesinde ayrıcalıklı bir yeri olan “General Harrington Kupası”nın tarihi fonuna ışık tutan Fatih Temiz; izleyiciyi, futbolun, doğduğu günden beri sembolik bir hakimiyet göstergesi sağlayan politik zeminine davet ediyor. Birleşik Krallık işgal kuvvetleri komutanı General Charles Harrington; İstanbul’dan ayrılmadan önce kendi adına düzenlediği bir müsabakayla, milli mücadeleye silah desteğinde bulunan Fenerbahçe’yi ve bu vasıtayla Türkleri moralman hezimete uğratmayı amaçlamıştı. 29 Haziran 1923 tarihinde bugün Gezi Parkı’nın bulunduğu alandaki Taksim Stadyumu’nda, büyük bir taraftar topluluğu önünde gerçekleşen maç; General Harrington’ın şahsi kindarlığının üstü kapalı yansıması sonucu, farklı yerlerden getirilen profesyonel futbolcu karmasıyla fiziken işgal altında olan ülkeyi her anlamda kuşatma altına alma denemesiydi. Büyük bir çekişmeye sahne olan ve muazzam bir zaferle taçlanan müsabaka neticesinde meşhur kupayı kazanan taraf Fenerbahçe ve emperyalizme karşı temsil ettiği milli mücadele ruhu olmuştu. Günümüzde futbolun küreselleşme ve global ekonomiye hükmeden bir sektör haline gelme sürecinde kazandığı ve kaybettiği alt anlamlara odaklanan sanatçı; gücünü naifliğinden alan bir direniş hikayesi ile emperyalizmin evrimini gözler önüne seriyor.
Fatih Temiz’in pratiğinin yapıtaşı niteliğindeki büyük boyutlu desenlerine eşlik eden video ve veri temelli duvar işi; serginin tarihi arka planıyla uyumlu bir nostaljik duruş ve arşivsel yaklaşım dengesi sunuyor. Kişilerin kendisine çıkar sağlama fırsatı bulduğu spekülatif durumların teşvik edilmesine karşılık kullanılan “karambol” yakıştırmasıyla ise Temiz; günümüzde eğlenceden ziyade neredeyse tamamen piyonlarla yürütülen güç ve iktidar mücadelesi sahasına dönüşmüş olan futbol endüstrisine eleştirel bir bakış getiriyor.
06.11.2019 – 14.12.2019
Merdiven Art Space, fotoğrafçı Murat Germen’in kişisel sergisiyle ikinci yılını kutluyor. Mülkiyet/mülksüzleştirme, aşırı kentleşme, katılımcı vatandaşlık, doğanın tahribatı, iklim değişikliği, küresel ısınma gibi konuları odağına aldığı ve fotoğrafı bir ifade ve araştırma aracı olduğu kullandığı çalışmalarıyla tanınan Germen; bu kez Merdiven Art Space için özel olarak kurguladığı enstalasyonu izleyiciyle buluşturuyor. Mekânın kamusal alandaki konumuyla birlikte ismine de bir referans niteliğindeki “Merdiven: Adım Adım” başlığını taşıyan sergi; kavramsal açıdan merdivenin soyut ve somut işlevlerini tartışmaya açıyor.
Çıkması zor ve uzun, inmesi kolay ve kısa bir fonksiyonel yapı olarak merdivenin durup dinlenme, oturma, ara verme ve düşünme süreçlerinden kopukluğuna vurgu yapan sanatçı; aşağısı ve yukarısı kavramlarının göreceli anlamını masaya yatırıyor. Yalnızca inmek ve çıkmakla meşgul olan insan zihninin, gündelik yaşama ait nesnelere karşı üretmekte zayıf kaldığı potansiyel çağrışımları uyandırmayı hedefleyen sergi; izleyiciye bizzat kendisiyle karşılaşacağı gerçeküstü bir ortam sunuyor. Murat Germen, kendi imzasını taşıyan fotoğrafik öğelerle beslediği yerleştirmeyi; ziyaretçilerin hedefsizlik içerisindeki iniş, çıkış ve bekleyişleriyle kendi iradelerinin sınırlarını sorgulayacağı bir araç haline getiriyor. Ulaşmaya çabalanan nokta için atılan adımların, tırmanılan basamakların nicelik ve niteliğinin başkaları tarafından belirlenmiş olması gerçeğine işaret eden Germen; mimariyle olan yoğun ilişkisi süresince yaptığı çıkarımları kavramsallaştırarak paylaşıma açıyor. Özgür irade, amaç ve yol denklemini yeniden kurgulayan sanatçı; söz konusu yolda çıkılacak merdivenin biçim ve içerik bakımından sindirilmesi, değerlendirilmesi, yukarısı ve aşağısı hakkındaki kalıplaşmış söylemlerin sorgulanması için deneysel bir alan sağlıyor. İzleyiciye, bu sembolik merdiveni adım adım tırmanırken kendi yüksekleri ve asansörleriyle yüzleşmek kalıyor.
WINTER IS COMING @MEBUSAN 25
05.09.2019 – 05.10.2019
Merdiven Art Space, eşzamanlı olarak kapılarını açacak olan iki farklı sergiyle yeni sezona merhaba diyor. Galeri mekânında Ahmet Öğüt’ün solo projesini ağırlayacak olan Merdiven, hemen yanı başındaki #mebusan25 isimli bağımsız binada ise “Winter is Coming” başlığı altında iddialı bir grup seçkisini izleyicilerle buluşturuyor. 16. İstanbul Bienali paralel etkinlikleri arasında yer alan sergiler, yerel çağdaş üretimin önde gelen sanatçılarını bir araya getirerek Fındıklı-Karaköy rotasına dinamizm katıyor.
“WINTER IS COMING” – A Pop-up Project by Merdiven Art Space
Halil Altındere | Şener Yılmaz Aslan | Osman Bozkurt | Fulya Çetin | Mehmet Dere | Erdal Duman | Leyla Emadi | Fırat Engin | Didem Erbaş | Berat Işık | Ferhat Özgür | Kerim Zapsu
Merdiven Art Space imzalı bir pop-up projesi olarak kurgulanan “Winter is Coming”, giderek güçleşen mekân temin ve kullanım zorluklarına alternatif bir bakışla metruk bir binanın dönüştürülmesi sonucu hayata geçirildi. Kentsel dönüşümün sıradaki adayı olarak yıkılacağı günü bekleyen, Meclisi Mebusan Cad. No: 25’te yer alan #mebusan25; yakın geçmişin mimari ve bürokratik tüm izlerini bünyesinde barındıran post-modernist kimliğiyle sanatçıları kucaklıyor.
Popüler kültürün en ikonik mottolarından birine dönüşen “Winter is Coming” göndermesinin, son olarak siyasi bir figürün dilinde farklı bir bağlama oturuşundan ilham alan sanatçılar; iktidar, çöküş, kontrol bağımlılığı ve kaybı gibi kavramları irdeliyor. Mekânın terkedilmiş ve yıkık dökük atmosferiyle desteklenen güç sembolleri eksenli yapıtlar, eskiden yeniye uzanan bir ulusal bellek envanteri sunuyor. Her biri kendi üslubuyla; tersine dönen, aksayan, devrilen, kırılıp dökülen ya da tepetaklak olan fenomenleri işlerinin öznesi yapan sanatçılar, toplumsal ve bireysel beklentilerin paralelliklerini ve ayrışmalarını tartışmaya açıyor.
Merdiven Art Space’in non-profit kimliğiyle, pratiğinden eleştiriyi eksik etmeyen başarılı çağdaş sanatçıları izleyiciyle buluşturduğu her iki sergi; Salı’dan Cumartesi’ye, 11:00 – 18:00 arası ziyaret edilebilir.
#mebusan25: Meclis-i Mebusan Cad. No: 25 Fındıklı, Beyoğlu
Merdiven Art Space: Meclis-i Mebusan Cad. No: 31 Murat Han Kat: 1 Fındıklı, Beyoğlu
05.09.2019 – 05.10.2019
Merdiven Art Space, eşzamanlı olarak kapılarını açacak olan iki farklı sergiyle yeni sezona merhaba diyor. Galeri mekânında Ahmet Öğüt’ün solo projesini ağırlayacak olan Merdiven, hemen yanı başındaki #mebusan25 isimli bağımsız binada ise “Winter is Coming” başlığı altında iddialı bir grup seçkisini izleyicilerle buluşturuyor. 16. İstanbul Bienali paralel etkinlikleri arasında yer alan sergiler, yerel çağdaş üretimin önde gelen sanatçılarını bir araya getirerek Fındıklı-Karaköy rotasına dinamizm katıyor.
“THE MISSING T” by Ahmet Öğüt
Uluslararası arenadaki varlığını her geçen gün sağlamlaştıran kavramsal sanatçı Ahmet Öğüt’ün yapıtla aynı adı taşıyan “The Missing T” başlıklı sergisi, 5 Eylül – 5 Ekim tarihleri arasında Merdiven Art Space’te izleyiciye sunuluyor. Öğüt; videodan fotoğrafa, çizimden basılı medyaya uzanan çok yönlü pratiğinden bir parçayı Merdiven Art Space için özel olarak kurguladı. Mekâna özgü bir enstalasyon niteliğindeki sergi, dünyaca ünlü bir tatil destinasyonunun zihinlerdeki parıltısını kazıyınca ortaya çıkan sosyo-politik olguları odağına taşıyor. Turkuaz denizi ve bembeyaz kumsalıyla hafızalarda yer eden Karayipler’in Tulum şehrine Maya’ların Obsidyen taşından ilham alarak farklı bir mercekten bakan sanatçı; yerel halkın huzurdan uzak gündemine ışık tutuyor.
Dünyanın farklı kıtalarında benzer kaderi paylaşan, imajı cilalanmış kentleri çok uzağımızda aramamaya bir davet sunan iş; izleyiciyi, süslü maskenin altındaki gerçekleri düşündürmeye itiyor. Kişisel güvenlik ve temel haklarını talep etmek adına protesto düzenleyen polis memurlarının Meksika’daki yasadışı şebekelerle işbirliği yapan yönetimle ters düşmesi sonucu yaşadıkları zorlukları yansıtan video, gerçek kişiler ile yapılan röportajlar sayesinde tereddüte yer vermeyecek bir mağduriyetin ve aynı zamanda otoritenin kimde olduğuna dair kafa karışıklığının tasvirini yapıyor. Turistlerin gözünden deniz, kum, güneş etrafında ideal bir tatil opsiyonu olarak tanıtılan kentte; yerel vatandaşın maruz kaldığı ihmal ve suistimal; Ahmet Öğüt’ün kendine özgü sembolik ve hicivli üslubuyla galeri alanını “sözde” bir kumsala dönüştürdüğü yerleştirmesinde, sıra dışı yollarla mekâna taşınıyor.
Merdiven Art Space: Meclis-i Mebusan Cad. No: 31 Murat Han Kat: 1 Fındıklı, Beyoğlu
“WINTER IS COMING” – A Pop-up Project by Merdiven Art Space
Halil Altındere | Şener Yılmaz Aslan | Osman Bozkurt | Fulya Çetin | Mehmet Dere | Erdal Duman | Leyla Emadi | Fırat Engin | Didem Erbaş | Berat Işık | Ferhat Özgür | Kerim Zapsu
#mebusan25: Meclis-i Mebusan Cad. No: 25 Fındıklı, Beyoğlu
ARTWEEKS AKARETLER
05.03.2019 – 17.03.2019
lki büyük ilgi gören Artweeks @Akaretler’in ikincisi 5-17 Mart tarihleri arasında; Bilgili Holding ve Sabiha Kurtulmuş organizasyonuyla, önemli sanatçıların eserlerini Akaretler’de sanatseverlerle buluşturuyor.
Bilgili Holding’in işbirliği ve desteğiyle, DB Dergi Grubu basın sponsorluğunda gerçekleşen “Artweeks @Akaretler” sanat etkinliğinde; Sabiha Kurtulmuş’un organizasyonunda yerli ve yabancı birçok önemli sanatçının eserleri, 15 gün boyunca Akaretler’de yer alıyor.
Eylül ayında ilki gerçekleştirilen ve büyük ilgi gören ‘Artweeks @Akaretler’, yeni sanat sezonunda farklı, dinamik ve sıra dışı bakış açısıyla daha fazla eser ve koleksiyonu sanatseverler ile buluşturmayı hedefliyor. Etkinlik süresince sanatçı ve koleksiyoner buluşmalarına, workshoplara, sanat sohbetlerine, sergi turlarına, müzik ve eğlenceye ev sahipliği yapıyor.
Geçen sene ana etkinliğin gerçekleştiği 37-39 numarada ise birçok farklı sergi bir arada olacak. Merdiven Art Space Fırat Engin, Leyla Emadi, Şakir Gökçebağ ve Işıl Eğrikavuk’un solo sunumlarını sanatseverlerle buluşturuyor.
29.05.2019 – 20.07.2019
Merdiven Art Space, 29 Mayıs – 20 Temmuz tarihleri arasında, Mısır asıllı Alman sanatçı Susan Hefuna’nın “Screens” başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. İki farklı kıtaya dair belleğinde taşıdığı imgeleri desen, heykel, enstalasyon, video, fotoğraf ve performansa uzanan verimli pratiğiyle yorumlayan sanatçı, kendi deyimiyle “pasaport taşımayan” çalışmalarından özel bir seçkiyi izleyiciye sunuyor.
Susan Hefuna, yaşamı süresince Batı ile Doğu arasında bir türlü tamamlanamayan köprünün her iki tarafını da deneyimlemiş bir sanatçı olarak dönem, mekân, kültürel kodlar ve dil arasındaki bağları ve kopuşları üretimlerine konu ediniyor. Yabancı tanımını, bil(in)mediği bir toprağın dışında bırakılmışlık baskısı üzerine inşa eden sanatçı; sınırların çözülmek yerine belirginleştiği, mekânların ise mecazi anlamda genişlemek yerine daraldığı bir düzenin tasvirini yapıyor. Bu yeni düzende ulaşılabilir görülen fikirsel, coğrafi ya da ekonomik her imkânın, aslında paravanlarla engellenmiş olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Sanatçının üretim pratiğinde oldukça baskın bir yeri olan Mashrabiya serisi ile her biri geleneksel ahşap oymacılığının büyüleyici örnekleri sayılan Maskeler’i bir araya getiren sergi; kavramsal açıdan çalışmaların perdeleme işlevine odaklanıyor.
Hefuna’nın, çocukluğunun geçtiği Mısır’daki Cairo şehrinin manzarasını gözlemlerken hafızasına kazınan dış cephe unsuruna atıfta bulunduğu Mashrabiyalar; gizlenme, korunma ve mahremiyet arayışlarına kucak açan müşrefiye mimarisi ile minimalist çağdaş ifadeciliğin dengeli diyaloğundan besleniyor. Işığı filtreleyen bu paravanların meditatif niteliğini, soyut deyişler ve kelimelerle derinleştiren sanatçı; kamusal ile özel alan, dışarıya ve içeriye ait olan arasındaki sınırları sorguluyor. Avrupalı kökeninden ilhamla ürettiği Maskeler ise Almanya’nın güneyinde, kış sonu düzenlenen karnavalın geleneği olarak her köyde yaratılan farklı karakterleri canlandırıyor. Yılda bir kez maskenin arkasındaki kişinin doğruyu söylemek zorunda olduğu karnaval, her ailenin nesilden nesilde aktardığı kültürel kimliğinin dışavurumunu yansıtıyor.
Milliyet ve cinsiyetten arındırılmış eserleriyle Susan Hefuna, giderek doruğa ulaşan küreselleşme eğilimiyle tezat bir biçimde halen daha kalıpyargılarla çerçevelendirilen Doğu-Batı semboliğini, kendine özgü incelikli diliyle yıkıma uğratıyor.
28.02.2019 – 04.05.2019
Merdiven Art Space, 28 Şubat – 13 Nisan tarihleri arasında, Türkiye güncel sanat sahnesinin öncü isimlerinden Gülsün Karamustafa’nın “Bebeği Kundaklamak” başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Videodan heykele, resimden enstalasyona uzanan geniş üretim pratiğiyle 40 yılı aşkın bir süredir yakın tarihin çarpıcı meselelerini masaya yatıran sanatçı, sergiyle aynı ismi taşıyan yerleştirmesini bu kez Merdiven Art Space’e özel olarak kurguluyor.
Çalışmalarında, kültürel kalıplar, toplumsal kodlar, kimlik mücadelesi, sınıf çatışması, göç, cinsiyet, siyasal istikrarsızlık gibi sosyopolik temaları irdeleyen Karamustafa; eleştirel dozu hassasiyetle ayarlanmış görsel ifadelere imza atıyor. Biçimsel üslubunu şekillendiren pop kültür, folklor ve otobiyografi temelli öğeler aracılığıyla 1970’lerden bu yana özgün ifade dilini yaratmış olan sanatçı, birey ve toplum nezdinde yara açmış duyarlılık alanlarına dokunuyor. İlhamını, Gülsün Karamustafa’nın 1969 yılında, öğrencilik döneminde yaptığı Floransa seyahatinden alan “Bebeği Kundaklamak”; Filippo Brunelleschi tarafından tasarlanmış, eski bir yetimhane binası olan “Ospedale degli Innocenti” ziyaretiyle hayat buldu. Yapının dramatik hikâyesine eşlik eden Andrea Della Robbia imzalı duvar kabartmalarındaki kundaklanmış bebek tasvirleri, 15. yüzyıldan bu yana güncelliğini koruyan trajedilere atıfta bulunuyor. Çağlar boyu bitmek bilmeyen savaş dönemleri, büyük felaketler, göçler ve diasporalar nedeniyle yaşadıkları zamanın en büyük mağdurları olan çocukları merkezine alan “Bebeği Kundaklamak”, yardıma muhtaç olma hâlini yeniden yorumluyor.
Siyasal, ekonomik, toplumsal tüm krizlerin ardından hayatta kalma şansına sahip olmuş “masumların” kaderine ışık tutan Gülsün Karamustafa, siyah beyaz video görüntülerinde geçen sıradan bir yetimhane gününü tüm naifliğiyle mekâna taşıyor. Kayıpların bireysel ve dolaylı olarak da toplumsal düzlemde yol açtığı boşluğa dair çarpıcı bir analiz ortaya koyan “Bebeği Kundaklamak”, izleyiciyi saflığın temeline doğru bir yolculuğa davet ediyor.